28 Mart 2010 Pazar

Mülksüzler

"Odoculuk anarşizmdir. Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin'in, Goldmann ve Goodman'ın geliştirdiği biçimiyle. Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlaki ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım) . Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır." (Ursula K. Le Guin)

26 Mart 2010 Cuma

İnternette Kız Avı -1

Kırk yıl düşünsem sahibinden.com'un kız tavlama ya da tavlamaya çalışma aracı olarak kullanılabileceğini düşünmezdim. Bundan sonra sağda solda rastladığım ya da internette paylaşılan bu avcı, sırtlan, atmaca hikayelerini burada toplamaya karar verdim.

Sıkıntı

En arkadaki çocuk gibi arkadaşın odaya kapıdan kafa uzatıp bakındım, öndeki kız gibi öylece oturdum, siyahi çocuk gibi ağzımı kurcaladım, müzik dinledim, Boşanmak İstemiyorum'a bile baktım ama bu geceki sıkıntımı geçiremedim. En iyisi saçma bir flash oyun bulmak ve başında sabahlamak, evet.

24 Mart 2010 Çarşamba

Deorwine'in Hitleri -5

Shania Twain, AC/DC söylüyor: You Shook Me All Night Long. Pek bir yakışmış ona bence.

22 Mart 2010 Pazartesi

Fakirlik


Fakirlik gerçekten başa bela. Odanızda kafanıza esmiş mumları yakmışsınız, açmışsınız sevdiğiniz müzikleri. Amacınız biraz kafa dinlemek, biraz değişiklik, yalnızlığı biraz olsun güzelleştirmek belki de. Ancak içtiğiniz şaraba bakın: Cumartesi. Cumartesi'yi aşağılıyormuş gibi görünmeyeyim, fiyat/performans olarak sevdiğim şaraplardan lakin böyle bir durumda en azından bir Çankaya içilmeli, içilebilmeli. Yine de benim gibi içemeyenler hor görülmemeli.

21 Mart 2010 Pazar

Born Of Hope

2009 Aralık çıkışlı bu Tolkien fan filmini ancak izleyebildiğim için açıkçası biraz kızgınım kendime. The Hunt For Gollum'dan sonra Lord Of The Rings hikayesini destekleyici ikinci fan yapımı olan bu filmi oldukça başarılı buldum. Dağılan Arnor Krallığı'nın savunucuları, kuzeyin kolcuları Rhudaur'daki gizli yerleşkelerinde, orkların daralttığı çemberde umutlarını sürdürmek istemektedirler. Film de böylesi bir durumda Dunedaín Reisi Arador oğlu Arathorn'un, Gilraen ile tanışması, aşkları ve Batı'nın umudunun, Estel'in doğumunu anlatır. Arathorn'un belki uzun ve mutlu bir yaşamı olmadı ama Batı'nın Hür İnsanları onun sayesinde krallarını bulacaklardı.


Filmin ayrıntılarına girip de tadını kaçırmak istemiyorum. Lakin Peter Jackson'ın resmen silip attığı 3 önemli karakter bu filmde yer almakta: Elladan, Elrohir ve Halbarad. Özellikle Elrond'un oğulları tam birer elf olmuşlar, çok beğendim. LOTR filmlerinde arka fonlardaki ucube elfleri gördükten sonra böyle soyun güzelliğine yakışan karakterler görmek açıkçası pek güzel geldi. Elgarain, Dírhaborn gibi karakterler gerçek hikayede yer almıyorlar bildiğim kadarıyla ama zaten Tolkien'in o kadar geniş bir soyağacı yok, dolayısıyla filmi oturtmak için öyle karakterler gayet normal. Bunun dışında düşük maliyetten dolayı orklar yeterince iğrenç olamamış ama bundan iyisi Şam'da kayısı diyoruz.

Neticede bolca hüzünlü ama umutla biten 1 saat 11 dakikaya değen güzel bir eser çıkmış ortaya, emeklerine sağlık. Orijinal sitesinden izleyebilirsiniz filmi bu arada.

Son olarak, düğün sahnesindeki melodi de mükemmel ve filmi sevme kadememi kesinlikle yukarı taşıyor.

20 Mart 2010 Cumartesi

Elements

Sabahın 9'u oldu. Gece 2'den beri dünyanın en lüzumsuz oyununa kaptırmış durumdayım. Beynim helva oldu ama bırakamıyorum. Buraya sakın tıklamayın eğer iradeniz zayıfsa.

17 Mart 2010 Çarşamba

Dı Çakal!

Ekstradan Pisa'ya gidemeyen fakirler mini çakallık peşinde olup heveslerini Eiffel'den çıkarmaya çalışırlar.
Hazırlanışı: Eiffel Kulesi kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yoğrulup hafiften sağa ya da sola yatırılır (pantolondaki durumuna bağlı, neyse). Sonra uygun kadraj ayarlanıp Pisa Kulesi gibi eğikmişçesine duran Eiffel el yordamıyla düzeltilir gibi yapılır, mutlu olunur.

16 Mart 2010 Salı

After A Good Meal

Köln'de Duty Free'den bir şeyler bakarken değişik bir içecek gördüm. Adı Underberg idi. Üstünde After A Good Meal yazıyordu kocaman. Merak edip aldım küçük beşli paketlerinden. Sonra içki reyonlarında dolaşırken orada görevli olan kadınlardan biri geldi, benim aldığım o yeşil şeyin alkol olmadığını anlatmaya çalıştı. Olsun diyip geçirdim kasadan, yemeği fazla kaçırdığımda soda içeceğime minik ve daha önce içmediğim bir şey içmek daha cazip gelmişti. Sonra bir akşam gerçekten insan standartlarını zorlayan bir yemekten sonra arkadaşla birer tane denemeye karar verdik. Dış ambalajı açtığımızda minik minik şişecikler bulduk karşımızda beş tane. Çok hoşumuza gitti bu dizayn. Ama karton kutuda belirtilmeyen bir ibare vardı şişelerin üzerinde. 44% iliştirilmişti bir köşeye. İşte o zaman değişik bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu anladık. 2cl'lik bir içecek sindirime bu kadar yardımcı oluyorsa değişik bir içkiydi elimizde tuttuğumuz. Ayrıca Köln'deki kadının da aslında bize onun kafa bulmalık bir alkol olmadığını, sindirime yardımcı olsun diye içilen bir içki olduğunu anlattığını çaktım. Koyduk shot bardaklarımıza içkileri, neden sonra shot yapmaktan vazgeçtik. İnanın hayattaki en doğru kararımdı bu. Bir küçük yudum aldım, içimdeki her şeyin erimekte olduğunu hissettim. Ağzım sulanmaya başladı. Diğer yudumda tamamını bitirdiğimizde ve ağzımızın sulanması geçtiğinde ikimiz de tekrar midemizin boşaldığını farkettik. Sanki yarım saat önce dünyayı yiyen biz değildik.

Tad olarak Becherovka'yı ve Mesir Macunu'nu andırsa da onlardan daha keskin ve acı bir tadı var. Zaten Becherovka da Çeklerin yemeklerin üstüne içtiği bir içki. Bütün bunların ortak özelliği kırk civarında şifalı otun aromasıyla yapılıyor olmaları. Tadları da bu yüzden neredeyse aynı zaten. Tadını pek beğenmesem bile sırf şişeleri için almalık güzel bir içecek Underberg. Sitesini kurcalayıp hakkında daha ayrıntılı şeyler öğrenmek isterseniz tıklayın.

15 Mart 2010 Pazartesi

3. Büyük

Türkiye'nin 3. büyüğü Beşiktaş'tır diyince kızıyordu Beşiktaş taraftarları. Ancak Madrid'de girdiğim bir store mağazasında gördüklerimden sonra dışarıdan bunun böyle bile görünmediğimi öğrendim. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin forma sponsorluğunu yapan Adidas mağazasında, köşedeki bir sırada dizilmiş üç farklı forma dikkatimi çekti. 'Aa bizim formalar burada satılıyormuş lan' diye yürüdüğümde Beşiktaşlıları üzecek bu gerçekle yüzleştim:

Fenerbahçe - Galatasaray - Newcastle United

14 Mart 2010 Pazar

FM Abuklukları -1


Şu Football Manager güzel oyun ama bazen çok ilginç şeyler başa geliyor. FM 2009'da 2013-2014 sezonunda Sporting Lisbon'un başında Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalde Valencia'ya elendim. Real Madrid finalde Milan'ı 2-0 yenip şampiyon oldu. Şampiyonlar Ligi'nde yılın takımı (mevkisinin en yüksek ratingli oyuncuları seçilir genelde) kaleciden itibaren şöyle oldu:

Iker Casillas (R. Madrid)
Sergio Ramos (R. Madrid)
Marcelo (R. Madrid)
Pepe (R. Madrid)
Ayila Yussuf (R. Madrid)
Arjen Robben (R. Madrid)
Wesley Sneijder (R. Madrid)
Kaká (R. Madrid)
Simon Vukcevic (Sporting CP)
Vagner Love (R. Madrid)
Chinedu Obasi (R. Madrid)

Yani Vukcevic gururum oldu diye sevineyim mi, yoksa diğer takımları umursamayan FM adına üzüleyim mi bilemedim.

13 Mart 2010 Cumartesi

Deorwine'in Hitleri -3

O kadar Pearl Jam yazdım bugün, bu da bonus olsun sizlere: I am Mine.

Pearl Jam Tutarlılığı

Evet var böyle bir şey. Babalar 15 sene önce yazdıkları şarkının devamını getirebiliyorlar ya da o şarkı içinde geçen sözlere atıfta bulunuyorlar, ben dediydim diyorlar falan. Kesinlikle saygı uyandıran ve grubu gözümde yücelten hareketler bunlar. Mesela örneklere bakalım;

-Indifference'ta (Ben Harper da var videoda hadi yine iyisiniz) ne demiş Eddie abimiz:
"I will light the match this mornin' so I won't be alone.
watch as she lies silent, for soon that will be gone."

-Bakın 10 yıl sonra yazılan Sad'de neler geçiyor:
"He lit a match, he laid in bed
Hoping their dreams will bring her back, it's sad"

Burada da bir gönderme var, 2002 çıkışlı Riot Act'teki 1/2 Full'den:
"There ain't gonna be no middle anymore, it's been said before"

Nerede, ne zaman denmiş acaba? 1992'de yahu. Pearl Jam dinleyenlerin çıkartamaması mümkün değil bence. Hadi düşünün biraz. Kim söyledi? Hah evet Porch (bak bu da Pinkpop, sırıtırsın tabi çakal seni):
"By the middle. There ain't gonna be any middle anymore."

Bir de Kurt Cobain'e bir atıf var çok sevdiğim. Nirvana'nın Frances Farmer Will Have Her Revenge On Seattle adlı ve bence Pearl Jam'in Elderly Woman Behind The Counter In A Small Town şarkısı ile birlikte dünyanın en zor söylenen isimlerine sahip şarkısında şöyle bir söz var: "I miss the comfort in being sad." Kurt Cobain'e ithaf ettikleri Immortality'de Eddie Vedder o cümleye şunu eklemiş: "cannot find the comfort in this world."

Neyse çok uzatmayayım, Pearl Jam'i sevme sebeplerimden biri de şarkılarındaki bu bütünlük havasıdır.

Vitamin

Ben ettim siz etmeyin, böyle havalarda hafiften hastayken 'geçer yææ' demeyin. Sonra böyle yamulursunuz. Vitamin alın, vitamin alın, vitamin alın... İster böyle:

İsterseniz böyle:

Ama mutlaka; vitamin alın!

12 Mart 2010 Cuma

Orta Dünya'dan İnciler

"Arise! Arise, riders of Thèoden! Spears shall be shaken, shields shall be splintered! A sword day... A red day... And the sun rises! Ride now! Ride now! Ride now! Ride! Ride for ruin and the world's ending! Death!" King Thèoden

Mancini Atkısı

Son dönemlerde erkekler arasında moda olan ve muhabbeti oldukça yapılan bu mevzuyu en son Cihan Ceylan karikatürize etmiş Uykusuz'da, çok hoşuma gitti:

"-Atkıyı bu şekilde takmayı kim bulduysa Allah ondan razı olsun. Bir anda hepimiz tarz gibi, şık gibi olduk...

-Zengin gibi..."

11 Mart 2010 Perşembe

Zübük Gider Déorwine Gelir

Zübükzade olarak endam eylediğim bu platformda, biraz eski blogumdan yadigar kaldığı için yenisine pek yakıştıramadığımdan, biraz da diğer sitelerdeki hesaplarıma uyumluluk açısından Deorwine adına geçiş yaptım. Yani anlayacağınız 9 dağın efesi, dolap beygiri, alengirli Zübük efendi gitti; yerine Pelennor Çayırları'nda 6 adamı ile birlikte düşen, Théoden'in soyundan gelen 12 Rohan Süvarisi'nin efendisi geldi.

Etek Altı


Havanın rüzgarlı olmasının da yardımıyla her daim geniş, pileli etekler giyen Eiffel Kulesi'nin etek altı görüntülerini ele geçirdik. Gördüğünüz üzere biraz utandık ama yine de bakmaktan kendimizi alıkoyamadık. Şimdi siz rahat rahat utanmadan bakabilirsiniz, gözünüz gönlünüz açılsın biraz.

Deorwine'in Hitleri -2

Hepinizin Camel dinlemesini, sevmesini istiyorum. Bu yüzden bol bol ekleyeceğim buraya ki daha önce dinlememiş olanlar da varsa belki bir göz atarlar. İlk şarkıları Ice olsun, umarım beğenirsiniz.

Huan ve Luthien

Aman'ın bekçisi kurt köpeği Huan, Luthien'i Nargothrond'dan kaçırırken.

Darth Vader

Hakiki Darth Vader'ı sizin için aradım, taa Parque Del Buen Retiro'da buldum, Madrid'de. İtliği, yaramazlığı, karanlığı falan bırakmış di(n)leniyor:

Nalet Nezle!

Hapşırığın gelir gibi yapıp gelmediği 4-5 saat yaşadım bu gece. Hala da süre işlemeye devam ediyor. Çocukluğumda sarılık geçirdim, kaç kez bronşit oldum bilmiyorum, su çiçeğidir, kızamıktır; yakın zamanda atlattığım domuz gribi dahil belki yüzlerce hastalık gördü bu beden. Ama hiçbiri son nezle kadar büyük eziyet çektirmedi bana. 10 Mart'ı devirip bu kapıdan baktıran ayın 11. gününe girdiğimiz dakikalarda bünyem son hazırlıklarını tamamlayıp hapşırık saatini beklemeye başladı. Fakat gelin görün ki o saat hala gelmiş değil. Hayati fonksiyonlarımın dışındakiler kitlendi kaldı. Hiçbir şey yapamamaktayım. Öyle bir sabır sınavı ve sinir harbi ki bu, erdim resmen. Hapşır be bünye, rahatla artık!

South Park

Ben buyum.

Deorwine'in Hitleri -1

Birkaç haftadır en çok dinlediğim şarkıyı sizinle paylaşmak istedim. Kötü bir ruh halindeyseniz dinlememenizi öneririm, çünkü moraliniz süper bile olsa şarkı onun büyük kısmını emecektir.

The Auteurs - Married To A Lazy Lover

Luthien Tinuviel

Ted Nasmith en sevdiğim Tolkien ilüstratörlerinden biridir. Yukarıdaki resim de onun ellerinden çıkmış ve Beren'in Luthien'i ilk defa gördüğü anı betimliyor. Bilmeyenler için birazcık açıklayacak olursam; Beren bir insandır ve Melkor'un büyük bir galibiyet elde ettiği Dagor Bragollach'tan (Ani Alev Savaşı) sonra babası ve oniki arkadaşıyla birlikte Doriath Ormanı'nın kuzeyinde yer alan Dorthonion platosuna kaçarlar. Yerleri düşman tarafından öğrenilir ve Beren kamp yerinde değilken oradaki herkes katledilir. Şans eseri kurtulan Beren, ölümlü insanlardan ayrılan yazgısının da etkisiyle Maia Melian'ın (Maia, Gandalf'ın da mensup olduğu ırktır öyle diyeyim) Doriath'ı çevreleyen gizli kuşağını aşar ve bu ormanlarda saklanmaya başlar. Bir gün, ormanda dolanırken daha önce hiç duymadığı kadar güzel bir ses duyar ve gittiği yerde gelmiş geçmiş en güzel elf olan, Melian ve Thingol'ün kızı Luthien'i görür ve orada ona aşık olur. Tinuviel diye seslenir arkasından, elf dilinde bülbül anlamına gelen bu sözcüğü duyunca kız ona bakar, o da ilk bakışta kalbini kaptırır bu genç ölümlüye.

Orta Dünya öykülerini zaman buldukça buraya eklemek istediğim için hikayenin gerisini şu an anlatmayacağım. Şimdilik söylemek istediğim tek şey, benim kafamda yarattığım karşılaşma sahnesine en yakın resim budur ve bende hep bir hayranlık uyandırır.

Atari Özlemi

Şu sıralar bir Atari almak istiyorum. Kendimi kaptırmadan eğlenebileceğim yegane konsol o sanırım. Hatta bulabilirsem, çocukluğumdaki son atarimin aynısından; yani bir Micro Genius alacağım, şu modelinden:

Ancak, onu alana kadar bu oyunlardan hevesimi alabileceğim bir yer arıyordum, bir arkadaşım sayesinde ona da kavuştum, http://www.oyunozi.com/ adlı sitede geçmişe dair birçok şeyi bulabilmek mümkün. Birçok sitede vardır elbet bunlar ama burada yelpaze oldukça geniş ve oyunlar genelde sorunsuz açılıyor. Yine de Mozilla bazı problemlere neden olduğu için Internet Explorer ya da Google Chrome ile kullanmanızı tavsiye ederim. Opera ve Safari'de denemedim, sorun çıkarıyorlar mı bilemeyeceğim. Battle City, Tsubasa, Pooyan, Load Runner, Balloon Fight, Bomberman, Lunar Ball, Mario, Adventure Island, Flintstones, Circus gibi oyunları özlediyseniz bir göz atın derim.

Merhabalar

Varlığını can sıkıntısına borçlu olan, pek de bir şey vaadetmeyen bir bloga girmiş bulunmaktasınız. Belirli bir konsepte uyma amacı gütmeden, adından da anlaşılacağı üzere, "çiziktirmek" amaçlı buradayım. Uyuyamadığım her gece buralar biraz daha dolup taşacak, belki de gerçek hayatta kullanabileceğiniz bazı bilgileri bu sayfalarda bulacaksınız. Selamlar herkese.