13 Mart 2015 Cuma

Dünya Pi Günü


3,141592653, yani 14 Mart 2015 saat 09:26:53'te pi sayısının ilk 10 rakamı bir araya gelmiş olacak. Bu özel gün için güzel arkadaşlarım şöyle bir olay düzenlemiş:

İlgilenen, bu günü, bu anı özel bulan varsa katılımlarını beklemekteler.

Dünya Pi Günü'nüz kutlu olsun!

31 Aralık 2014 Çarşamba

Koçaklama

Değirmenden gelirim beygirim yüklü
Şu kızı görenin del'olur aklı
On beş yaşında kırk beş belikli
O yar bana emmi dedi neyleyim.

(Yavız Hırsız)

İki buçuk sene geriden geliyor napayım.

30 Aralık 2014 Salı

Big Empty



Bir daha bu kadar ara olmayacak demiştim. 3,5 sene olmuş uğramayalı. Ayıp etmişim buraya. Neyse; neler içtik, neler yedik ama bak hala burdaymışız demek ki.

Bu sefer ne kadar sürer hevesim bilmiyorum ama yazmayı özlemişim.

Selamlar herkese.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Veli Bozdu

Kendimi çok kaptırdım diğer bloga. Zaman zaman aklıma bile gelmiyor burası. Eşeklik demeyelim de Ali yazıyor ama Veli bozuyor işte. Neyse, bir daha bu kadar bir ara olmayacak.

12 Kasım 2010 Cuma

Can Sıkıntısı

qwertyuıopğü
asdfghjklşi
zxcvbnmöç

***
qaz
wsx
edc
rfv

***
tgb
yhn
ujm
ıkö

***
olç
ği
ü

Okuduğumuzu anladık mı? Cevap hayır ise "Çok Modern Edebiyat"tan hiçbir şey anlamadığınız çıkarımını gönül rahatlığıyla yapabilirsiniz.
1- Şair burada "asdfghjklşi" diyerek neyi kastetmiştir?
2- "olç" ve "ıkö" dizeleri arasındaki anlamsal bütünsellik şiirin hangi evrensel ilkelerinden kaynaklanmıştır?
3- Parçanın ana teması nedir?
4- Metne en uygun başlık sizce ne olabilir?

p.s.: Evrenin sırrı tüm sıkıntım ile birlikte bu metnin içindedir. Bayinizden isteyiniz.

24 Ekim 2010 Pazar

Kayıp

Gün itibariyle bir aydır hiçbir şey yazmadığımı farkettim. Dünya adına pek bir kayıp değil ama kendi adıma bu duruma üzüldüm. Orada burada illa bir şeyler karalasam da bana özel olduğunu hissettiğim tek yer olduğu için burayı daha çok seviyorum. Benden onaysız yorumunuz bile görünmüyor düşünün, ay em dı king of dı diz pıleys! Saçmalıklarımı mazur görün ama özlemişim gerçekten bir şeyler postlamayı. Bu 1 ayın nasıl geçtiğini inan bilmiyorum. Hiçbir şey yapmadım herhalde. Aynıyım aslına bakarsanız, beni az buçuk tanıyan birisi 'aa kilo almışsın biraz' ya da 'sakalların uzamış' bile demez, nasıl bıraktıysanız öyleyim. 3 haftadır yeni bir kitaba başlamadım, bilgi birikimi bakımından da aynı durumdayım anlayacağınız. Durun bir düşüneyim... Evet bir trivia bile yok yeni öğrendim diyebileceğim. Neyse ne diyorduk; havalar da pek soğudu, evet. Sonumuz hayrola. İnternette daha çok yer kaplamak dileğiyle, iyi sabahlar.

23 Eylül 2010 Perşembe

TosVos

Arkadaşım çekmiş. İzin almadım gerçi bunun için ama çok beğendim burada paylaşmak istedim.

20 Eylül 2010 Pazartesi

11 Eylül 2010 Cumartesi

9 Eylül 2010 Perşembe

Tom Bombadil

Ilk dogan, herkesten once Orta Dunya'da yuruyen. Aslen Maia olan, bu sirin adam Peter Jackson tarafindan gorsellestirilmeyip sinema izleyicilerinden mahrum edilmistir. Buckland'in sinirindaki Yasli Orman'da, zarif hanimi Altinyemis ile yasayan Tom Bombadil, dunyada yuruyen ilk canlidir ve bu yuzden dunyanin sorunlarindan en az etkilenendir. Tek Yuzuk'un bile onun ustunde bir hukmu yoktur cunku o kendi kendinin efendisidir ve ona efendilik edebilecek hickimse yoktur. Bunun bir guzel yani da, bayramlarda Bombadil kimseyi ziyaret etmez. Cunku bayramlarda yaslilar ziyaret edilir. Kebaptir yani Bombadil'in isi, keyfine bakar. Ziyarete gelmeyenlere de gonul koymaz, Robin Williams sevimliligi ve mutevaziligi vardir bu tonton amcada. Bilinen hikayeler icinde Tom Bombadil'in en buyuk rolu Frodo, Samwise, Meriadoc ve Peregrin'i Yasli Orman'in ve Hoyuklu Kisiler'in gazabindan kurtarmak ve onlarin sagsalim Bree'ye varmasini saglamaktir.

Bayram

Tatlı Bayramlar

8 Eylül 2010 Çarşamba

Solaklık

Hazır gaza gelmişken 

Sınıf Atlamak



Küçükken işim gücüm olmadığından okul çağımdan çok önce okumayı yazma, 2 basamaklılara kadar çarpma ve biraz ingilizce öğrenmiştim. Okul çağım geldiğinde ilkokula direk 3. sınıftan başlamamı önerdiler, ailem kabul etmedi. Anam 'ezerler oğul seni; acımazlar, yıpratırlar, örselerler. kıyarlar oğul sana, o zaman ben niderim?' dedi gözü yaşlı. Haklıydı da. Zira onları bilsem de daha işedikten sonra donumu toplamayı ve ayakkabımı bağlamayı bilmiyordum. 118 cmlik boyumla da aslında insan değil hobbit olduğumun sinyallerini veriyordum. Ama 118 santim 18 kiloluk bir kocakafa olsa olsa casper olurdu. (1 yaşında 15 kilo olup 7 yaşında anca 18 kilo olabilmem de apayrı bir entry konusu)

Neyse efendim, doğruyu söylemek gerekirse ilk iki sınıfta gerçekten çok sıkıldım. Millet hecelemeyi öğrenirken, daha 2. elindeki parmakları toplama işlemine dahil etmekte zorluk çekerken öğretmen bana 100-150 sayfalık kitaplar veriyordu ve düz çizgi falan çalıştırıyordu. Zira solak oluşum, solaklığın getirdiği bozuk kalem tutuşum ve çok yazı yazmadığım için el koordinasyonumun yeterince gelişmemiş olması kargacık burgacık bir yazımın olmasına sebep oluyordu. Bu yüzden öğretmen bana paso eğik ve düz çizgiler çizdiriyordu ve 1. sınıfta kendime kattığım tek şey de daha düzgün yazı yazabilmek oldu. O yılları nasıl boş geçirdiğimi şöyle anlatayım: Herkesin en güzel birinci sınıf anılarından biri olan okuma bayramının bizim sınıfta yapılıp yapılmadığını bile hatırlamıyorum ve sonradan anladım ki bu iyi bir şey değil. Yine de iyi kötü atlattım o yılları ve bu zamana kadar geldim.

Universiteye kadar başka bir sorun yaşamadım ama şu anda ilkokulda sınıf atlamadığıma pişmanım. Zira bitmiyor mına kodumun okulu. 22 yaşına geldik, daha iyimser bir tahminle 2 yılım var mezuniyete. 2 seneyi o zamanlardan kurtarsaymışım şimdi burada bozdurup bozdurup harcayabilirmişim, çok da iyi güzel olurmuş. Neyse artık, kısfmet.

Orijinali icin; bkz

Deorwine'in Hitleri -13

28 Ağustos 2010 Cumartesi

12 Ağustos 2010 Perşembe

Antalya

Onumuzdeki pazartesi hayatimda ilk defa ve arkadasimin yogun israrlari sonucu Antalya'ya gidiyorum. Butun yaz Istanbul'da bulundugum icin su 4-5 gunluk tatil gercekten cok guzel gelecek. Aslinda burada yapacagim seylerden tek artisi denize girmek olacak ama yine de heyecanliyim. Zaten butun istedigim biraz kafami toplamak. Seni sevmiyorum Istanbul, baban kimdi bilemiyorum serefsiz ama onu da sevmezdim heralde.

8 Ağustos 2010 Pazar

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Özür Dilerim Blog

Bu hain twitter yuzunden sana hic yazamaz oldum. Resmen beni kolaya alistiriyor, hatta gidip destan yazacagina gel surda iki cumle karala rahatla diye fisildadi gecen. Sana cok yazmak istiyorum ama ondan resmen korkuyorum. Su an farketmesin diye twitter'dan log out oldum ve seni baska bir browserda actim biliyor musun? Neyse iste, anlayacagin durum boyle. Lutfen gucenme bana, bir gun cesaretimi toplayip ona cok sert laflar edecegim. Seni boyle bir basina biraktigim icin gozume bazen uyku girmiyor. Telafi edecegiz ama, hadi iyi geceler simdilik. Optum seni.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Google Chrome


Su anda nedenini bilmedigim bir sekilde Google Chrome'u sitesinden indirememekteyim. Google'in su anda Turk DNS'leriyle ilgili bir sorunu var mi bilmiyorum ama zaten yasakli butun sitelere girebilmekteyim. Yani sorun baska yerde. Aylardir alistigim browseri kullanamamak canimi oldukca sikmakta. Eger bunun bir olurunu bilen varsa yardimlara acigim hatta muhtacim.

18 Temmuz 2010 Pazar

Sıcak

Kucucuk odamdaki 2 kapi ve 1 pencere acik ama en ufak bir esinti bile yok. Bu karikatur bu gece gercek olabilir, o yuzden paylasmak istedim.

13 Temmuz 2010 Salı

Twitterca

Alkol alinan gecenin sabahi basim agridigina gore yaslanmisim arkadas.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

İstanbul'da Yaz

İki yıldır yaz aylarını çoğunlukla İstanbul'da geçiriyorum. Sebebi ise yaz okulu malumunuz. Geçen yazdan aklımda kalanlar çoğunlukla güzel şeylerdi, sıcak hariç. Resmen diri diri yandığımız, eridiğimiz bir yaz geçirdik. Daha sabah okula giderken, aklımda sadece öğlen 2'nin 3'ün sıcağında nasıl geri döneceğim vardı. Bu yaz havalar öyle değil. 2 gün sıcaksa 2 gün mutlaka yağmurlu ya da kapalı oluyor. Geçen yılın tersine İstanbul'da bu yazın da tek güzel anısının bu havalar olması muhtemel. Tabi bir de her şeye rağmen Sonisphere vardı, neyse. Dediğim o ki, bu yaz İstanbul'da kalmak, tatil yapamamanın verdiği hüzün dışında gayet çekiliebilir. Hatta haberlerde Bodrum'da, Alanya'da plajda gökgürültüleri arasında sırılsıklam kaçışanları gördükten sonra eğlenceli bile denebilir. Tek tatili eylül ayının yarısı olanların avuntusu da bu işte, ne yapalım.

30 Haziran 2010 Çarşamba

23 Haziran 2010 Çarşamba

Sonisphere

İş Bankası'nın bir senkron hatası ve ufak bir gaz beni bu festivale gitmeye itti. Buldum saha içi biletimi, gerçi almak biraz sancılı olacak ama bulacağız bir yolunu. Eğlenmeye 2 kaldı. Jerry Cantrell'ı sahnede kanlı canlı görmek beni ağlatmaz umarım.

22 Haziran 2010 Salı

Deorwine'in Hitleri -9


Bu aralar pek bir şeyler yazasım yok, o yüzden böyle ara ara şarkılar koyuyorum buraya. Gece dinlemeyi en çok sevdiğim şarkılardan biri bu.